Küçük bir gezi yazısı derliyorum sizlere. Hem bir gezi yazısı hem de günlük mahiyetinde olacak bu yazı. Blogun ilk gezi yazısına böylelikle başlamış olalım devamının geleceğini umarak. Ki sanırım bundan sonraki Bosna Hersek olacak. Bir daha ki gezi yazısı 2019 da inşallah :)
Pegasus Hava yolları ile Erzuruma gittim. Atlas Jet ile de geri döndüm. İlk uçak deneyimimdi. Fakat şunu söyleyebilirim ki Pegasus Havayolları ile yolculuğum daha güzel geçti.
Kısa bir uçak yolculuğunun ardından Erzurum a vardım.
Arkadaşımın evi Palandökendeydi.Benimle birlikte aynı akşam bir arkadaşımızın da gelmesiyle kadroyu tamamladık.Ertesi gün nerede olduğumu iyice idrak ettim. Palandöken inanılmaz güzel bir yer. Evin balkonundan baktığınızda karşınızda yemyeşil bir park ve dağ etekleri ile muazzam bir yeşillik karşılıyordu sizi. Kuş cıvıltıları ile güne merhaba demek çok güzel bir duygu. Hazırlanıp kahvaltı etmeden çıktık.Önce arkadaşımın evlendikten sonra gideceği nam-ı diğer
yeni gelin evine bakmaya gittik. Sonrasında kahvaltı etmek için Erzurum Belediyesine ait Sosyal tesise geldik.Yanılmıyorsam Palandöken kayak merkezine yakın bir yerde teleferiğe yakın bir şekilde yapılmış. Tesiste mükellef kahvaltımızı yaptık. Tabi ki olmazsa olmaz çay eşliğinde :)
Kahvaltı sonrasında yürüyerek dağ eteğinden aşağıya indik. Erzurum tabelasında fotoğraf çektik. Evet benimde sonunda nüfusu gösteren tabelada bir fotoğrafım var. :)
Atatürk Üniversitesi kampüsünü gezdik. Çok güzel ve büyük bir kampüse sahip yeşillikler içerisinde. Arkadaşım anlatırdı bazen termosuna çayını koyup nefes alabilmek için gidermiş. Çok güzel bir imkan. İstanbulun apartman yığınları arasında bu tür bir lükse sahip olamıyor insan malesef.
YAKUTİYE MEDRESESİ
Kısa bir uçak yolculuğunun ardından Erzurum a vardım.
Arkadaşımın evi Palandökendeydi.Benimle birlikte aynı akşam bir arkadaşımızın da gelmesiyle kadroyu tamamladık.Ertesi gün nerede olduğumu iyice idrak ettim. Palandöken inanılmaz güzel bir yer. Evin balkonundan baktığınızda karşınızda yemyeşil bir park ve dağ etekleri ile muazzam bir yeşillik karşılıyordu sizi. Kuş cıvıltıları ile güne merhaba demek çok güzel bir duygu. Hazırlanıp kahvaltı etmeden çıktık.Önce arkadaşımın evlendikten sonra gideceği nam-ı diğer
yeni gelin evine bakmaya gittik. Sonrasında kahvaltı etmek için Erzurum Belediyesine ait Sosyal tesise geldik.Yanılmıyorsam Palandöken kayak merkezine yakın bir yerde teleferiğe yakın bir şekilde yapılmış. Tesiste mükellef kahvaltımızı yaptık. Tabi ki olmazsa olmaz çay eşliğinde :)
Kahvaltı sonrasında yürüyerek dağ eteğinden aşağıya indik. Erzurum tabelasında fotoğraf çektik. Evet benimde sonunda nüfusu gösteren tabelada bir fotoğrafım var. :)
Atatürk Üniversitesi kampüsünü gezdik. Çok güzel ve büyük bir kampüse sahip yeşillikler içerisinde. Arkadaşım anlatırdı bazen termosuna çayını koyup nefes alabilmek için gidermiş. Çok güzel bir imkan. İstanbulun apartman yığınları arasında bu tür bir lükse sahip olamıyor insan malesef.
YAKUTİYE MEDRESESİ
Medrese taçkapısında bulunan kitabeye göre, İlhanlı Hükümdarı Sultan Olcayto zamanında Gazanhan ve Bolugan Hatun adına, Cemaleddin Hoca Yakut Gazani tarafından Hicri 710 (milâdi 1310) yılında yaptırılmıştır. Giriş ücreti 5 tl.
İçerisinde ise sergilenen kıyafetler, paralar, mühürler gibi bir çok tarihi eser bulunmakta.
Medrese içerisinde odalara ayrılan kapılar ise resimde göründüğü gibi.Haddinden fazla eğilerek kapılardan geçmek durumundasınız. Dikkat etmezseniz kafanızı vurup canınızı fazlası ile acıtabiliyorsunuz. (Malesef arkadaşımın başına geldi. Şayet giderseniz kapıdan geçerken dikkat etmenizi öneririm.) Aynı zamanda bu kapılardan bu şekilde eğilip geçilmesi öğrencilerin hocalarına karşı bir nevi saygı göstergesi anlamını da taşımaktaymış.
ERZURUM EVLERİ
Çok otantik bir yer. Duvarda gördüğümüz gazete küpüründe yazana göre burası için 20 bin eşya toplanmış. Birbirinden bağımsız o kadar çok eski eşya var ki tarihi bir geçiş gibi bu evi gezmek.
Tabiki içeri girişler ücretli. Giriş fiyatını hatırlamadığım için internet sitesinden baktım. Gezmek isteyenler için giriş ücreti 2 tl. Dilerseniz içeride oturup yemekte yiyebilmektesiniz.
En sol kısımdaki resimde ise Nene Hatun var.Kim olduğunu tabi ki bildiğinize eminim. Fakat yine de hatırlatmak gerekirse Nene Hatun, 93 Harbi sırasında Erzurum'da Aziziye savunmasına katılan, Rus işgaline karşı Erzurum’daki halk direnişinin simgesi hâline gelmiş Türk kadın kahramandır. Milli mücadele için önemli kahramanlarımızdan. Bence bir kadın olarak örnek almamız gereken kadınlarımızdan. Nene Hatun, Kara Fatma,Tayyar Rahmiye ve niceleri saygı ve minnet ile anılması gereken nice güzel kahramanımız..
İçeride benim en çok sevdiğim köşe nedense bu köşeydi. Ve en çok memnuniyet duyduğum şey ise nereye gidersem gideyim kurucumuz ulu önder Atatürk'ün resmini görmekti. Tabi ki onu görmek demek Atamızın da belirttiği gibi mutlaka yüzünü görmek demek değil fikirlerini ve duygularını anlıyor ve hissediyorsanız kafidir. Bunun bilinciyle yaşamak her şeyden önemli.
ERZURUM ATA BOTANİK PARK
İçerisinde ise sergilenen kıyafetler, paralar, mühürler gibi bir çok tarihi eser bulunmakta.
Medrese içerisinde odalara ayrılan kapılar ise resimde göründüğü gibi.Haddinden fazla eğilerek kapılardan geçmek durumundasınız. Dikkat etmezseniz kafanızı vurup canınızı fazlası ile acıtabiliyorsunuz. (Malesef arkadaşımın başına geldi. Şayet giderseniz kapıdan geçerken dikkat etmenizi öneririm.) Aynı zamanda bu kapılardan bu şekilde eğilip geçilmesi öğrencilerin hocalarına karşı bir nevi saygı göstergesi anlamını da taşımaktaymış.
Sol kısımda gördüğünüz kıyafet ise geleneksel bir gelinlikmiş.Resimde o kadar net anlaşılmasa da yakından baktığınızda ihtişamlı ve uzun kuyruğu olan bir gelinlik. Bir kaç düzeltme yapsanız bugün bile giyebilirsiniz ve yadırganmayacağınızdan
da eminim
da eminim
ERZURUM EVLERİ
Çok otantik bir yer. Duvarda gördüğümüz gazete küpüründe yazana göre burası için 20 bin eşya toplanmış. Birbirinden bağımsız o kadar çok eski eşya var ki tarihi bir geçiş gibi bu evi gezmek.
Tabiki içeri girişler ücretli. Giriş fiyatını hatırlamadığım için internet sitesinden baktım. Gezmek isteyenler için giriş ücreti 2 tl. Dilerseniz içeride oturup yemekte yiyebilmektesiniz.
En sol kısımdaki resimde ise Nene Hatun var.Kim olduğunu tabi ki bildiğinize eminim. Fakat yine de hatırlatmak gerekirse Nene Hatun, 93 Harbi sırasında Erzurum'da Aziziye savunmasına katılan, Rus işgaline karşı Erzurum’daki halk direnişinin simgesi hâline gelmiş Türk kadın kahramandır. Milli mücadele için önemli kahramanlarımızdan. Bence bir kadın olarak örnek almamız gereken kadınlarımızdan. Nene Hatun, Kara Fatma,Tayyar Rahmiye ve niceleri saygı ve minnet ile anılması gereken nice güzel kahramanımız..
İçeride benim en çok sevdiğim köşe nedense bu köşeydi. Ve en çok memnuniyet duyduğum şey ise nereye gidersem gideyim kurucumuz ulu önder Atatürk'ün resmini görmekti. Tabi ki onu görmek demek Atamızın da belirttiği gibi mutlaka yüzünü görmek demek değil fikirlerini ve duygularını anlıyor ve hissediyorsanız kafidir. Bunun bilinciyle yaşamak her şeyden önemli.
ERZURUM ATA BOTANİK PARK
Bir diğer mekanımız ise Botanik park idi. Bir çok dış çekime şahitlik etmiş bir yer. Bizden de nasibini altı tabiki :) Giriş ücretlerini hatırlamıyorum fakat gezmek ya da düğün fotoğrafı çektirmek isteyenler için ayrı fiyatlandırmaya sahipti.
Ne kadar doğru bilmiyorum fakat bu mekan peyzaj mimarlığı eğitimi alan öğrencilere staj imkanı sunan bir yermiş.
TAŞHAN
Erzurum denildiğinde tabi ki akla Çağ kebabı dışında Oltu taşı gelmekte. Taşhan adı verilen yer ise bir nevi Erzurumun kapalı çarşısı da denebilir.Buradaki dükkanlarda oltu taşından yapılmış çeşitli ürünler bulunmakta. Erzuruma gelmişken tabiki oltu tespihlerinden alamamak olmazdı. Kolyeler,küpeler ve bileklikler de bulunmakta fakat bu ürünler sanırım oltu taşının ağırlığından olacak ki 40 lı yaşlardaki hanımların ilgisini çekecek türden. Ablam sebebi ile sıklıkla Eskişehire giden biriyim. Bu sebep ile lüle taşından yapılan süs eşyaları ve takıların çeşitliliğine alışmış biri olarak açıkçası oltu taşı konusunda hayal kırıklığını uğramadım dersem yalan olur. Ama belirttiğim gibi lüle taşından aldığımız süs eşyalarının fiyatları ve oltu taşından yapılan süs eşyaları arasında dağlar kadar fark var. Bunda özellikle gümüş ağırlıklı olmalarınında etkisi bulunmakta. Bu arada değinmeden geçmek istemediğim bir konu var. Arkadaşım tespih alırken oradaki satıcıya Rus taşı olmasın Oltu taşı istiyoruz diyerek özellikle belirtmişti bu şekilde de tespihi almıştık. Erzurumdan döndükten sonra babam Erzurumlu arkadaşına tespihi gösterdiğinde arkadaşı tespihin Oltu taşı değil Rus taşı olduğunu belirtmiş. Rus taşı Azerbaycandan getirilen ve genellikle 20 tl gibi çok cüzzi fiyatlandırması olan bir taş türüymüş. Bu duruma üzülmedim dersem yalan olur. Belki kazıklandım belki kandırıldım ne denirse işte.. Malesef güzel ülkemin güzel insanlarının artık yeni dünya düzeninde her şeye hile karıştırıyor oluşu birlik ve beraberlik ile savaştan çıkmış ve küllerinden doğan bir millete hiç yakışmıyor. Ve inanın bu tür durumlarda o kadar çok hayal kırıklığına uğruyor ve geleceğe dair umutlarımı kaybediyorum ki.. Belki küçük bir olay bu. Belkide siz bu durumu bu şekilde gözünüzde büyütmezsiniz ama denir ya sinekte küçüktür fakat mide bulandırır..
HACIBEY CAĞ KEBAP
Taşhan içerisindeki merdivenlerden aşağı indiğinizde sizleri Hacıbey Cağ Kebap ve Taşhan Aile Çay Bahçesi karşılamakta.
Cağ kebabını hayatımda ilk defa yedim ve iyi ki de yerinde yemişim diyorum. Belki de kötü bir durum çünkü yediğim bütün cağ kebaplarını Erzurumdaki ile kıyaslayacağım.
Mekan çok güzel ve sıcak. Cağ kebabının bir şişi 3 tl. Siz istedikçe bir şiş daha geliyor. Ve tabi yanında getirdikleri lavaş ise sıcak. :) Mezelerden sadece soğan salatasını hatırlıyorum. Gittiğiniz şehirde ne meşhur ise muhakkak onun yenmesi gerektiğini savunanlardanım. Erzuruma giderseniz ve cağ yemeden dönerseniz büyük bir hata yapmış olursunuz. Kısaca özetlemek gerekirse. Gerek çalışanların güler yüzü ve ilgisi gerekse cağ kebabı ile gidilmeye değer bir yer olduğunu düşünüyorum.
Erzurumda gidilmesi gereken diğer yerler ise Atatürk Evi ,Çifte Minareli Medrese, Üç Kümbetler, Erzurum Kalesi ve Olimpiyat Parkı olarak belirtilmekte. Biz kısıtlı vaktimizde ancak size belirttiğim yerlere gidebildik. Erzurum kalesi ve Üç kümbetler sanırım restore ediliyordu bu sebep ile yanından geçip gitmek durumunda kaldık.Ulu camiye girdik günün sonuna geldiğimiz ve artık vaktimiz kalmadığı için çifte minareli medresenin de yanından geçip gitmek durumunda kaldık. Atatürk Evine de gitmeyi çok isterdim ama belirttiğim gibi kısıtlı zamanda ancak bunları yapabildik. belki başka bir zamana kim bilir.. Şimdi böyle uzun uzun anlatınca o gün ne kadar çok yorulduğumuzu hatırlıyorum. Hiç yürümediğim kadar çok yürümüştüm. Ve hiç tahmin edemeyeceğim derecede de yanmıştım. Malum beyaz tenlilerin makûs kaderidir güneşten kızarıp sonrada yanmak. Erzurumun güneşini hafife aldığımı itiraf etmem gerek.Siz böyle yapmayın ve güneş kreminizi ihmal etmeyin:)
Yarın 30 Ağustos Zafer bayramı bu sebeple bu yazıyı bugün bitirmek istedim. Söylenecek çok söz var aslında fakat belki başka bir zaman sadece bu konuda konuşuruz. Şimdilik Erzurum kongresi hakkındaki aşağıdaki bilgileri okumanızı tavsiye ederim.
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder